Mührün Gücü
İlk Türk İslam Devletlerinde ve Osmanlılarda Bürokrasi

Aydınlanma / Burjuva Yüzyılı / Bilim Çağının Zaferi (1650-1800)
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun gerileme sancıları çektiÄŸi on sekizinci yüzyılın ilk çeyreÄŸi ile on dokuzuncu yüzyılın baÅŸlarında Avrupa medeniyeti derin ve karmaşık bir kriz atlatır. “Fransız Ä°htilali ve Napolyon Çağı” olarak adlandırılması âdet olmuÅŸ bu krizin kökenleri, on yedinci yüzyılın Ä°ngiliz siyasi devrimlerine uzanmakta, on sekizinci yüzyıl Avrupa’sının toplumsal yapısı, politik koÅŸulları ve çok sayıdaki güncel tartışmalarından beslenmektedir.
Batı’ya Yön Veren Metinler’in üçüncü cildinde yer alan seçkiler, 1789 Fransız Ä°htilali’ni Kuzey Amerika’daki Ä°ngiliz kolonilerinin 1775’teki baÅŸkaldırılarının yüreklendirdiÄŸini ileri sürerler. Bu çerçevede, Fransız Ä°htilali ile sonuçlanan çaÄŸ, “Demokratik Devrim Çağı” olarak adlandırılır.
Devrim dalgasına eÅŸlik eden nasyonalizmin “insan toplumunun kumaşını paramparça etmiÅŸ, gerçek dini yolundan çıkarmış, uluslararası ahlakın bütün uygar kurallarıyla alay etmiÅŸ” olduÄŸunu savunanlar olmakla birlikte, genel kabul, on sekizinci yüzyıl Aydınlanmasını hızlandıran buhranın geçmiÅŸten felaket niteliÄŸinde bir kopuÅŸ anlamına gelmediÄŸi ÅŸeklindedir. Rönesans ve Rönesansın mantıki sonucu olan bilimsel devrimden evrilen Aydınlanma, entelektüellerin büyük bir kısmının “din ve ilahiyat ağırlıklı düÅŸünce biçimlerinden ÅŸikâyetçi olduklarının farkına vardıkları bir dönem” olarak görülmektedir. “On sekizinci yüzyıl Paris’inin ve Fransız taÅŸrasının salonlarında, loca ve kahvehanelerinde konuÅŸulanlar, makineler ve toplum mühendisliÄŸi, doÄŸa yasaları ve eÄŸitim gibi konulardır. Her ÅŸeyin filozofların istediÄŸi gibi gerçekleÅŸmediÄŸi muhakkaktır. Eski inançları savunanlar çetin artçı-muharebeler verirlerken, Romantikler kısıtlı da olsa Aydınlanma karşıtı saldırılar düzenlenmeyi baÅŸarır. Bunlara raÄŸmen, filozoflar geleceÄŸi temsil etmektedir ve Batı’nın Bilim Çağı’na kesin olarak girmesi, onların sayesinde gerçekleÅŸir. Voltaire, Diderot, Ansiklopediciler ve Baron d’Holbach gibi gurbetçiler, yeni bir tür entelektüel sınıf oluÅŸturur. Bu insanlar, teknik ve akademik anlamda filozof olmadıkları gibi, ne bir akademisyen, ne bir uzman, ne bir nedim, ne de birer “efendi”diydi. Kesinlikle fildiÅŸi kulesi tipleri deÄŸil, Kilise ve üniversitenin yerleÅŸik dünyasına karşı çaÄŸrılarını, yeni yeni uyanmaya baÅŸlamış olan halka doÄŸrudan duyurmayı seçen edipler, halka-indirmeciler ve propagandacılardı... Ayrıca Marksist anlamda da dar bir sınıf bilincine sahip deÄŸillerdi. Bununla beraber, eski rejime saldırılarında, son yüzyılda dünyaya açılan ‘bir ÅŸeyler olmaya’ istekli sınıfları desteklemekten geri durmadılar. Okurun, yüzyıllar öncesinden seslenenlerin keyfini çıkarmasını dileriz.