Veda Şarkısı - Rabindranath Tagore
Roman
20. yüzyılın en önemli edebiyatçılarından olan Rabinranath Tagore, eserlerinde doÄŸanın, nesnelerin ve insanın kopmaz baÄŸlarla nasıl ötekine baÄŸlı olduÄŸunu ve bu bütün evrenin üzerinde nasıl esirgeyici bir soluÄŸun dolaÅŸtığını anlatır. Tagore, unutulmaz eseri Veda Åžarkısı'nda, evrene ve zamanı deÄŸiÅŸtirme çabasına nasıl baktığını ustalıkla örülmüÅŸ bir uyumla iÅŸler. Hint güneÅŸi altında doÄŸan, kınalı topraklara özgü çavlanlar arasında gülümseyen ve portakal çiçeklerinin son hüznüyle vedalaÅŸan bir aÅŸk hikâyesidir bu kitap. Elbette her güçlü aÅŸk gibi kendinden öte ve aÅŸkındır anlatılan. AÅŸka ait olan iki taraf arasındaki kadim gerilim belki de evrenin küçük bir anlatışıdır.
Veda Åžarkısı'nın Türkçede başına gelen en iyi hal, belki de Cahit Koytak'ın ona dokunmasıdır. Koytak'ın usta kaleminde iki ÅŸairin birbirilerini hiç görmeden nasıl aynı soluÄŸu alıp verdiklerini göreceksiniz.
"Seninle benim, bizim bir araya geliÅŸimiz, Ganj'ın akışı, gökteki yıldızlar ve daha baÅŸkaları... Bütün bunlarsa, Beethoven'in Ay Işığı Sonatı gibi tam bir uyum, kusursuz bir armoni tezahürü. Sanırım evrenin yaratıcı ustası, Viswakarma'nın semavi atölyesinde çılgın bir kuyumcu var. Bu üç saati, safir, zümrüt ve elmasla birlikte kusursuz bir yüzüÄŸün kaşına iÅŸledi ve bir daha kimse tarafından bulunmaması için onu okyanusa attı.