A’mâk-ı Hayâl - Filibeli Ahmed Hilmi
Raci’nin Hatıraları
Roman
A’mâk-ı Hayâl, roman tekniği ile geleneksel anlatı geleneğini birleştiren bir yapıttır. Bu yüzden, öğreticilik amacı güttüğü söylenebilirse de, tezli bir roman olma savı taşımaz. Kalkış noktası, hep vurgulandığı gibi salt İslâm tasavvufu değildir. Ahmed Hilmi’nin tasavvufta içselleştirilmiş ortak Doğu bilgeliğine yaslandığını söylemek daha doğrudur.
Bir sanat yapıtının ille de yaşamı, yaşamın gerçeklerini yansıtması gerektiği söylenemez. Bununla birlikte A’mâk-ı Hayâl’in yaşamdan ve gerçeklerinden tümüyle kopuk olduğu da öne sürülemez. Eserin giriş, “Manisa Akıl Hastanesi” ve “Aynalı’nın Sonsuzluk Yurduna Göçüşü” bölümleri, son derece gerçekçi bir yaklaşımı yansıtır. Özellikle son bölüm, ruhsal deneyimlerle, düşsel gezilerle ulaşılan gerçekliklerin yaşamdaki karşılığını araştırması bakımından ilginç ve önemlidir. Bu bölümlerde yalnız kişiler değil, önemini bugün bile koruyan hastanelerin durumu, hafızlık ve halkın Kur’an konusundaki bilgisizliği gibi sosyal sorunlar, son derece gerçekçi biçimde ortaya serilir.
N. Ahmet Özalp